31 Mayıs 2008 Cumartesi

Kızamık

0 yorum
KIZAMIK
Bey, telefonu açıp seslendi :
-Alo...Doktor Bey, bizim oğlan kızamık.
-Biliyorum, dedi doktor, dün sizin eve girip gerekli şeyleri söyledim, kendisini kimseyle temas ettirmeyin ve..
-Ama doktor bey, oğlan hizmetçiyi öpmüş bir kere...
-Ya bu fena işte...Öyleyse hizmetçiyi de karantinaya almalı.
-Doktor bey, bir şey daha var, sonra hizmetçiyi bende öptüm...
-O... İşler çatallaştı, hastalık herhalde size de bulaşmış olmalı.
-Ya..sonra ben karımı öptüm...
-Ne diyorsun be? Öyleyse ben de kızamık olacağım demek...

30 Mayıs 2008 Cuma

Müşteri memnuniyeti

0 yorum
Adamın biri, yeni açılan lüks büyük mağazaya gitmiş, satıcı kıza yaklaşmış:
- Bir kravat almak istiyorum.
Satıcı kız son derece şirin bir tavırla:
-Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır. Kravat ipekli mi olacak yünlü mü?
- İpekli.
- O zaman lütfen birkat yukarı buyrun, ipekli kravatlar bir kat yukarıda.
Adam bir kat yukarı cıkmış, başka bir satıcı kız:
-Ben ipekli bir kravat almak istiyorum.
- Beyefendi, kravat düz mü olacak, desenli mi?
- Desenli.
- Bizde müşteriyi memnun etmek esastır, desenli kravatlar bir kat yukarıda, lütfen üst kata buyurun. Adam bir kat daha cıkmış. Yeni bir satıcı kıza:
- Ben ipekli ve desenli bir kravat almak istiyorum.
- Desenler çizgili mi, çicekli mi olacak?
-Çizgili.
-Bizde müşteriyi memnun etmek esastır, çizgili kravatlar bir kat yukarıda, lütfen bir kat yukarı buyurun. Adam bir kat daha cıkmış.Çizgiler kalın mı, ince mi, bir kat yukarı. Zemin açık mı, koyu mu, bir kat yukarı derken 35. kata gelmiş. Öfke ile satıcı kızın yakasına yapışmış:
- Ben ipekli, ince çizgili, zemini koyu, bir kravat istiyorum.
- Kravatı bu elbiseyle mi kullanacaksınız?
- Hayır, evdeki elbisemle.
- Beyefendi, bizde müşteriyi memnun etmek esastır, bir uyumsuzluk olursa firmamızın prensiplerine ters düşer, lütfen evden öbür
elbisenizi alır gelir misiniz?
Adam büyük bir öfkeyle asansöre gitmiş. O sırada asansörün kapısı açılmış, içinden gene çok sinirli bir adam çıkmış. Bir elinde bir klozet kapağı, belden asağısı da çıplak:
- İşte popom, işte evdeki tuvaletin klozet kapağı. Verecekseniz verin artık lan şu tuvalet kağıdını...

29 Mayıs 2008 Perşembe

Patateeeeesss

0 yorum
FBI gizli ajan eksikliğini giderebilmek için ajan seçmeleri yapmaya karar vermiş. Ve hergün üçer kişi çağırıp aralarından birini ajan olarak himayelerine alıyorlarmış. Seçimlerin 3. günü Temel' de katılmış. Yanındada bir ingiliz ve bir amerikan varmış. Bunlardan ilk olarak kamuflaj olmalarını istemişler. İçinde sadece bir çuvalın bulundu boş bir odaya sokmuşlar ve burada gizlenmelerini söylemişler. İlk önce ingiliz girmiş. 5 dk. sonra odaya giren bir yetkili gitmiş içinde ingilizin saklandığı çuvala tekme atmaya başlamış. Hemen çuvalın içinden bir ses gelmiş: " Miyaw, miyaw." İngilize ilk testi başarıyla geçtiğini söyleyip amerikan' ı odaya koymuşlar. Amerikan' da aynı çuvala saklanmış. Biraz sonra yine odaya giren yetkili gitmiş ve çuvala bir tekme atmış. Çuvalın içinden: "Hav, hav." diye bir ses gelmiş. Amerikan' ıda tebrik edip Temel' i odaya koymuşlar. 5 dk. sonra odaya giren aynı görevli gitmiş çuvala bir tekme atmış. Ama hiçbir ses gelmemiş. Bir daha atmış yine tık yok. Bir daha bir daha derken en sonunda çuvaldan cılız bir ses yükselmiş: " Patateeeeesss"

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Hadım

0 yorum
Eski bir devirde İngiliz, Fransız ve Türk arkadaşlar haremin camından içeriyi
gözetlerken yakalanmışlar. olayı öğrenen Padişah çok sinirlenerek hepsinin
mesleğine göre hadım edilmesine karar vermiş. İngilize mesleğini sormuşlar;
-Terziyim...
-Kesin makasla,
Fransıza sormuşlar;
-Oduncuyum...
-Kesin baltayla,
Bu sırada Türk gülmekten katılıyormuş. merakla sormuşlar;
-Ya neden gülüyorsun, biraz sonra hadım olacaksın...
-ben dondurmacıyım, yalaya yalaya nasıl bitireceksiniz onu merak ediyorum...

27 Mayıs 2008 Salı

Temel'in Teknoloji Rekabeti

0 yorum
Temel, Amerikalı ve Japon oturuyor. Birden bir telefon çalar. Temel bakar çalan yeni aldığı cep telefonu değil. Amerikalıya bakmış elini kulağına koymuş kendi kendine konuşuyor. Temel herhalde deli diye düşünmüş. Merakdan sormuş. "Abi sen deli misin nesin, kendi kendine konuşuyorsun." Amerikalı "Bizdeki teknoloji sizdekinden gelişmiştir. Elimize bir mikrochip koyup konuşuyoruz." Temel bozulmuş haliyle. Bir daha çalmış telefon. Bakmış Temel'in telefonu değil. Amerikalının da değil. Bakmışlar ki Japon kendi kendine konuşuyor. Konuşma bittikten sonra sormuşlar. "Deli misin sen arkadaş" diye. Japon da kendi teknolojilerinin dünyadaki en gelişmiş teknoloji olduğunu söylemiş. Ağıza ve kulağa bir chip koyarak konuştuklarını söylemiş. Temel ile Amerikalı bozulmuş. Temel bunu üzerine bir gaz bombası atmış. Amerikalı ile Japon sormuşlar Temel'e: "Kardes ne yaptın sen, ayıp olmuyor mu?". Temel de: "Yok bişey ya, fax çektim de" demiş.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

Temel Dursunun Evinde Kalırsa

0 yorum
Temel, Dursun'a yatılı ziyarete gitmiş. Yemişler, içmişler sıra yatmaya gelmiş. Dursun: "Bak Temel, yatak odandan tuvalete gitmek için bizim odadan geçmen gerekecek. Bu olmasın istiyorsan şimdiden tuvalete git de gece gelmesin." Temel: "Tuvaletim yok. Merak etme, gelse de tutarım zaten." demiş. Ardından yatmışlar ama gece yarısı Temel fena halde sıkışmış. Yatak odasından geçmek de istemiyor. Bakmış pencerede bir saksı. İçinde çiçek var. Çiçeği toprağıyla birlikte çıkarıp hacetini gidermiş, toprağı tekrar yerine koyup uyumuş ve ertesi sabah da çekip gitmiş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Dursun Temel"i aramış telefonla: "Temel, nereye sıçtın çabuk söyle, 4 ev değiştirdik, hala kokuyor"

25 Mayıs 2008 Pazar

Temel ve Golf Oyunu

0 yorum
Titanik battığında üç kişi kurtulur. İngiliz, Fransız ve Temel. İngiliz sadece golf sopasını, Fransız sadece golf topunu, Temel de hamsi konservesini kurtarabilmiştir. Bunların canları çok sıkılmış. Fransız, hadi golf oynayalım demiş. İngiliz de katılmış. Temel de çok sevinmiş, "Sonra da benim hamsiyi yeriz, ama ben nasıl oynandığını bilmiyorum" deyince, "Çok kolay, sopa, top ve delik lazım" demişler. İngiliz: "Bende sopa var." Fransız: "Bende de top var.", Temel: "Ben oynameyrum." demiş.

24 Mayıs 2008 Cumartesi

Toplu Seks - Temel Fıkrası

0 yorum
Temel'e sormuşlar. "Hangi tür seksten hoşlanırsın?" Temel cevap vermiş: "Toplu seksten". "Neden?" demişler. Cevap vermiş: "Kaytarması kolay oluyor

Temel Balığa Çıkar.

0 yorum
Bir gün Temel balığa çıkar. İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar. Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar. Temel dua etmeye başlar. "Tanrım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım" der. Hava bir zaman sonra düzelir. Temel evine dönmeye başlar. Bir taraftan da balıklara bakar ve içinden "Bu balıklar fazla, yarısını dağıtsam olur" der. Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve "Bu balıkların yarısı da çok fazla, ben bunların çeyreğini dagıtsam olur" der. Biraz daha zaman geçer, Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur. Temel kafasını gökyüzüne diker ve şöyle der. "Haçen sen de şakadan hiç anlamiysun.

23 Mayıs 2008 Cuma

Temel Bilim Adamı

0 yorum
Temel bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir. Amerikalılar anlatmaya başlar: "Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır. Sıra Türkiye'ye gelir ve Temel başlar anlatmaya: "Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama birşey bulamadık. Öyleyse atalarımız cep telefonu kullanmışlardır.

Temel - Karadeniz Fıkraları

0 yorum
Temel'in 8 tane çoçuğu varmış. Ama hepsi de birbirinden salak, gerizekalıymış. Temel ve karısı Fadime doktora gitmişler, durumu anlatmışlar. Biz artık çocuk istemiyoruz demişler. Doktor bunlara 1-2 kutu prezervatif vermiş. Nasıl kullanılacağını falan anlatıp yollamış. Neyse bunlar kullana kullana bir gün prezervatifleri kalmamış. Temel kara kara düşünmeye başlamış. Fadime "Dur ben sana dantelden örüvereyim" demiş. Ölçüyü falan almış 1-2 gün içinde örmüş. Aradan 9 ay geçmiş. Temel ile Fadime'nin 1 çocukları daha olmuş . Zamanla çocuk büyümüş, 9-10 yaşlarına gelmiş. Ama nasıl bir çocuk, zeki mi zeki, fırlama mı fırlama. Önceki 8'ine hiç benzemiyor. Tüm sınavlarda birinci, sporda tüm şehrin en iyisi, köyün en zeki, en atılgan çocuğu olmuş. Bir gün Temel kahvede otururken sormuşlar. "Ya Temel senin 9 çocuğun 8'i deli mi deli, bu sonuncusu nasıl oluyor da bu kadar akıllı oluyor?" Temel gerine gerine cevap vermiş. "Süzme o, süzme..!

Kadın ve şeytan

0 yorum
Aşağıdaki yazı sadece bir fıkradır. Ona göre okunması gerekektedir. Hiç bir kadın bir fıkra için alınması lütfen.

İnsanlıgın ilk var olduğu dönemde adamın biri şeytanı yakalamaya karar vermiş. Fakat, bunun için 40 yıl boyunca Tanrıya ibadet etmesi gerekiyormuş. Karısıyla, dostlarıyla ve bütün dünya ile ilişkisini kesmiş ve 40 yıl boyunca Tanrıya ibadet etmiş. 40 yıl sonunda Tanrı ibadetinin karşılıgı olarak ona şeytanı agzı kapalı bir şişenin içinde sunmuş. Adam da karısına o şişeye sahip çıkmasını dünyada neler olup bittigini artık ögrenmek istedigini söyleyerek dışarı çıkmış Kadıncagız şeytanı merak ediyormuş. Merakına bir türlü engel olamayıp şişenin agzını açıvermiş.Açmasıyla şeytan dışarı çıkmış ve gülmeye başlamış: -Merakına engel olamadın ve kocanın 40 yıllık emegini boşa çıkardın. Kadın da şeytana;
-Sen o şişenin içinde hiç degildin ki, Şeytan; -Nasıl olur? Şişeden çıktım sen de gördün, Kadın; -O şişenin içinde hiç degildin. Nasıl o şişenin içine girebilirsin ki? Şeytan; -Gireyim de gör (der ve şişenin içine giriverir) ADAMIN ŞEYTANI HAPSETMESI 40 YILINI, KADININ ISE 5 DAKIKASINI ALMIS. ŞEYTAN TANRIYA İSYAN ETMIŞ: -ALLAHIM! MADEMKİ KADINLARI YARATICAKTIN O ZAMAN BENİ NEDEN YARATTIIN!

Türkü nasıl tanımlanır?

0 yorum
Türk nasıl tanımlanır. İşte bir Hsan KAÇAN klasiği. Bir Türkü tanımanın bazı ipuçlarını çok güzel sıralamış.

Türk'ü Nasıl Tanırsınız
* Desenlerini çok begenerek aldigi yeni bir mobilyanin üstünü baska bir örtü örterek kullanan kisi Türk'tür *Geçirdigi bir trafik kazasindan sonra kanlar içinde çikip, çarpilmis arabasina üzülen kisi Türk'tür. * Tüp kaçiriyor mu, kaçirmiyor mu diye kibrit yakip kontrol eden Türk'ten baskasi olabilir mi? * Yemekte eti biçakla degil, çatalin yaniyla kesmeye çalisan bir kisi görürseniz gözlerinden öpün, o bir Türk'tür. * Kirmizi isikta durdugunuz için size ancak bir Türk bagirabilir. * Ancak bir Türk, Cola'yi çalkalayip fiskirtarak asitsiz içmeyi akil edebilir.
* Elektonik hesap makinesini, uzaktan kumandasini naylona sarmis, üzerine de ambalaj lastigi geçirmis birini görürseniz hemen boynuna sarilin. Türk'tür o.
* On yillik bir otomobilin koltuk ambalaj naylonlarini çikarmadan kullanma becerisini ancak Türkler gösterebilir.
* isinde iyi olan birisini överken hakaretle iltifat eden bir Türk'ten baskasi olamaz. (serefsizin oglu ne is yapmis be kardesim, helal olsun)
* Ancak bir Türk aracin sinyal lambalari dururken kolunu çikararak 'dönüyorum' hareketi yapabilir.
* Ancak bir Türk trafik isiklari kirmizidan yesile döndügünde önündeki herkesi salak sanarak kornaya basabilir.
* Tv'de film seyrederken filmin oyunculariyla muhatap olan (dur oraya gitme öldürecekler seni) Türk sinema severlerdir.
* Ancak bir Türk kulagini kalem ya da örgü sisiyle karistirabilir.
* Gazete kagidini en iyi sekilde kullanan Türk'tür(Cam silme bezi, külah, mendil, sofra bezi)
* Ancak bir Türk kadini, denize dikkat çekmemek için elbiseleriyle girip, bütün dikkatleri üzerine çekebilir.
* Plastik yogurt kabini saksi yapan elbette ki Türk'tür.
*Arabasinin arkasina yazi yazan bir Türk degil de nedir? (Rahmetli de sollardi,)
* Uçakta bulunan tanidiklarina uçak havalandiktan sonra görmeyecegini bildigi halde el sallayan birini görürseniz hemen boynuna sarilin çünkü o Türk'tür

Erkek seçme rehberi

0 yorum
Erkek seçme rehberi niteliğindeki ideal erkek nasıl saçilir konusunu işlemiş birileri. Kaynağı bilmiyorum.. Ama mutlaka okuyun özelleikle bayanlar okumalı. Çok geç olmadan ideal erkeğinizi umarım bulursunuz!...
İdeal Erkeğim Nasıl Biri

İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 22)
Yakışıklı, sempatik, maddi durumu iyi, beni ilgiyle dinleyecek, espri anlayışı gelişmiş, gücü kuvveti yerinde, iyi giyinen, her konuda zevk sahibi, sürpriz yapmayı seven, romantik ve hayal gücü gelişmiş biri...

İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 32)
İyi görünümlü, kafasında saçı olan, arabadan inerken kapımı açan, yemeğe gittiğimizde sandalyemi tutan, pahalı bir restorana götürecek kadar parası olan, konuşmaktan çok dinleyen, fıkra anlattığımda katıla katıla gülen, alışverişte paketlerimin hepsini zahmetsiz taşıyacak kadar gücü kuvveti yerinde, en az 1 kravata sahip, yaptığım yemekleri beğenen, doğum günü ve yıl dönümlerini unutmayan, haftada en az 1 kez romantik olabilen biri...

İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 42)
Çok da çirkin değil, tamam kel olabilir, ben binmeden arabayı hareket ettirmeyen, işinde disiplinli, fırsat oldukça aksam yemeğine köşedeki köfteciye götüren, beni dinlerken başını sallayan, anlattığım fıkraların can alıcı yerlerini hatırlayan, evdeki eşyaların yerini değiştirmeme yardim edecek kadar gücü kuvveti yerinde, göbeğini kamufle edecek şekilde kıyafet seçen, çoğu hafta sonu traş olan biri...

İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 52)
Burnunun ve kulağının içindeki kılları fazla uzun olmayan, topluluk içinde gaz çıkarmayan, para isteme alışkanlığı edinmemiş, ben bir şey anlatırken uyuyakalmayan, aynı fıkrayı tekrar tekrar anlatmayan, hafta sonları poposunu koltuktan kaldırabilecek kadar gücü kuvveti yerinde, aynı renk çorapları seçebilen, ve temiz iç çamaşırı giyen, televizyon karşısında akşam yemeğinden hoşlanan, adımı unutmayan, bazen tıraş olan biri...

İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 62)
Küçük çocukları ürkütmeyen, banyonun nerede olduğunu hatırlayan, bakımı fazla masraflı olmayan, mümkün olduğu kadar gürültüsüz horlayan, neye güldüğünü birden unutmayan, yardım almadan ayağa kalkabilecek kadar gücü kuvveti yerinde, lapa yiyeceklerden hoşlanan, dişlerini nereye koyduğunu unutmayan biri...

İdeal Erkeğim Nasıl Biri (Yaş 72)
Yaşayan ve arada bir nefes alan biri...

Çarşaflı tıp okulu Gani Müjde

0 yorum
Bir Gani MÜJDE klasiği. Mükemmel ötesi bir yazı. Hem gülün, hem düşünün hemde korkudan altınıza yapın. Hepsi bir arada ancak bu kadar olur. Büyüksün Gani abi, iyiki varsın.

TESETTÜRE UYGUN TIP FAKÜLTESİ

— Sevgili yavrularım. Cezm-i Âlem Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne hoş geldiniz. Burada size ilm-i tababetin ve kâinatın sırlarını öğreteceğiz. Özellikle kızlarımız için söylüyorum; tıbbiyede çekinmek olmaz. Dileyen başına hiç çekinmeden türban takabilir. Şimdi, bu bir erkek kadavrası oluyor. Paltonun üzerinden kolayca görülebileceği gibi, akciğerler şu bölgede bulunuyor.

Mide ise nah şu düğmenin altında.

Bu yamanın olduğu yerin tam altında ise karaciğer bulunuyor. Fakat bizim konumuz bu değil; bugün idrar yolları ile ilgili bir çalışma yapacağız.

- Avvvv, avvvv …

- Hemen celallenmeyin. İdrar yoları ile ilgili çalışma yapacağız dediysek, adamı soyup şeyi üzerinde çalışacağız demedik.

Şimdi nazarî olarak meseleyi ele alırsak, şu burunu 'şey' farz edelim …

- Pipisi.

- Sana sormadık fahişe kılıklı şey! Erkeklerin yanında müsaade almadan konuşmayı sana kim öğretti?

- Ama hocam …

- Sus, sus! Hocalar götürsün seni. Madem konuşacaktın, niye geldin bizim okula? ODTÜ'ye git, İTÜ'ye git.

Ne diyorduk? Burnu pipisi farz ediyorduk, değil mi? Şu burun deliklerinin yer aldığı şişlik kısımları da ne oluyor o hâlde?

- Taşşş* …k

- Kahpe! Sana soran oldu mu? Git şu köşede elli kere gül suyu diye bağır.

Şimdi ameliyata geçebiliriz. Hastanın başı kesinlikle kıbleye dönük olmalı.

- Ama oksijen maskesi ve yaşam destek cihazı diğer tarafta kalıyor.

- Sen gülsuyu demeye devam et.

Şimdi burnu hastanın dolmakalemi farz ediyorduk, burun deliklerini de hastanın şeyleri, değil mi?

- Benim kafam iyice karıştı hocam.

- O zaman benden günah gitti. Kızlar arkanızı dönün. Hastanın şeyini şey edecez.

- Biz de bakalım hocam. Bir şey öğrenemiyicez yoksa.

- Öğre nip de naapacaksınız karılar? Sizi fahri doktor yapıcaz zaten. Doktor olup da hastanın orasına burasına bakmak bir ehli namus kadınına yakışır mı? Zinaya girer vallah. Ölü de olsa göz zinasına girer. Doktor falan dinlemem. Mesela ben karıma erkek şeyi seyrettirmem kardeşim. Ya adamınki, af buyuuurun, eşek şeyi kadarsa? Sonra mukayese … Filan … Günah işte ulan! …

- Kadınlar kime gösterecek peki hocam?

- Kadınlar kadın doktora gösterebilir ancak.

- Ya doktor lezbiyense?

- Sen sus zilli! Ne dedi bu?

- Yani sevicilik hocam. Yani kadın kadına … Duymadınız mı hiç?

- Bunları öğrenmek iş değil. Bizim işimiz millî şeylerin ışığında vatanına, dinine, imanına faydalı tabip yetiştirmek.

- Ama hocam, Hipokrat yemini edicez sonuçta. Bakmazsak olmaz.

- Kim demiş? Hipokrat kim oluyor yahu? Allah'ın yemini dururken Hipokrat'ın yemini kaç para eder? Bak, ben size bir yemin metni hazırladım bile. Bundan kelli böyle yemin edeceksiniz.
< BR>'Karşı cinsten olan hastalarıma el sürersem;
'Yanında eri olmayan hastalarıma derece sokarsam;
'Allah beni çarpsın, ağzımı burnumu ters döndürsün, zürriyetimi kurutsun.'

- Peki, ya kaba etine iğne yapmak lazım gelirse?

- İğne olmaz. Hastayı uyutmak istiyorsanız benim çoraplarımı koklatın.

- Peki, açık kalp ameliyatında ne yapacağız?

- Haa, şimdi bakınız, kalp ameliyatları uzun sürer. Sabah namazı ile öğle namazı arasında bismillah denilip hastanın içine girilir. Sonra ne yapılır?

- Kalbe inilir.

- Hayır, kâfir! Öğle namazına gidilir. İkindiden sonra ameliyata girilir. Yatsıya kadar hasta iyileşmezse 'Allah verdi, Allah aldı,' denilir.

Eveeet, şimdi gelelim bu kadavra üzerindeki tetkiklerimize. Kadavranın donu var, değil mi?

- Evet hocam.

- Bakalım … Aman yarabbi, bu don da ne böyle? Üzerinde dil resmi var. Kenarında da çıngırak.

- Bu donlar yeni moda hocam.

- Çabuk çıkartın şu donu. Kızlar türbanlarınızı ters çevirin. Rezalet bu, rezalet! Ahhh … Ahhh kalbim …

- Hocam! Hocam kendinize geliniz. Hoca hastalandı, çabuk tedavi edelim.

- Çekilin yanımdan! Dokunmayın bana! Ben canımı sokakta bulmadım. Elini süreni yakarım. Houston'a gidip ameliyat olmam lazım. Beni De Bakey'e emanet ediniz.


Yazan:Gani Müjde

Mucize çocuk

0 yorum
Mucize çocuk adlı bu fıkrayı bugün ölğrendim. Süper bir fıkra. İnsan insana ne yapacağı belli olmuyor şu kısacık hayatta. Gülelim ve eğelenelim.
Bir kaç yıllık evli çiftin bir bebekleri olur. 2
yaşına geldiğinde bebeğin çok farklı ve insan üstü
yetenekleri
olduğu ortaya çıkar.. 3 yaşına geldiğinde yetişkin bir
insan gibi
konuşur..
5 yaşında, aklınıza gelen her dilde okuyup yazmaya
başlar..
10 yaşında ileri matematik profesörleriyle ileri
konularda açık
oturumlara katılır..
13 yaşında gelecekle ilgili inanılmaz tahminlerde
bulunmaya başlar...
Bir gün çocuk:
'Tam 1 yıl sonra bugün ben öleceğim.... Ben öldükten 2
yıl sonra 5
Kasım günü annem ölecek.. Annem öldükten 3 yıl sonra
da 15 Haziranda babam
ölecek.' Annesi ve babası çok şaşırırlar..
Gerçekten de bir yıl sonra çocuk ölür... Baba çok
uyanık olduğu için
karısını hemen milyarlar değerinde sigorta yaptırır...
2 yıl sonra da 5
Kasım günü anne ölür.... Baba 3 yıllık ömrünün
kaldığını bildiğinden,
sigortadan aldığı milyarlarla seyahatlere çıkar ve
birbirinden güzel
bayanlarla yer bitir. Hatta evini bile 16 Haziranda
boşaltmak şartıyla
satarak alemler yapar ve son günlerini bekler...
Ölümüne 1 gün kala son parasıyla bir hayat kadını
kiralar, önc e
jakuzide eğlence, sonra yatak odasında zevk dolu
saatlerle bi r gece
geçirir.. Adam her şey bittiğinde gözlerini kapatır
ve:
'Vay be yarın ölmüş olacağım.. Karım olmadan 3 yıl ne
hayat geçirdim
ama her şeyi yaptım, dolu dolu yaşadım, helal olsun
bana' diyerek, alkolün
verdiği rehavetle ve yorgunlukla uykuya dalar..
Ama o da ne...... sabah bir de gözlerini açar ki hala
yaşıyor..!!!!!!
Yatakta şaşkınlık içinde bakınırken geceyi beraber
geçirdiği genç
bayan çığlık çığlığa koşarak içeri girer...
'HEMEN ASAĞIYA GELİN NE OLUR.. UŞAĞINIZ SALONDA BOYLU
BOYUNCA UZANMIŞ
YATIYOR... GALİBA ÖLMÜŞ!!!!'

22 Mayıs 2008 Perşembe

Yumurtalar

0 yorum
Adamın biri yolda bir civciv bulur. Kanı kaynar onu alır. Ertesi gün uçakla seyahat etmesi gereklidir. Civcivi havaalanında koynuna saklar ve uçağa biner. Yeri bir rahibenin yanıdır. Bir süre sonra civciv adamın koynundan aşağılara kayar. Adam da civcivin rahat nefes alabilmesi için fermuarını açar ve civciv kafasını fermuardan dışarı çıkarır. Bunu gören rahibe, adama dönerek şöyle der: "Afedersiniz bayım, bu işlerden fazla anlamam ama galiba yumurtalarınızdan biri çatlamış.

Futbol Fıkrası

0 yorum
Mustafa Denizli, İtalya yenilgisinden sonra İtalya milli takımı teknik direktörü Zoff'un yanına gitmiş. "Hocam sen bu takımı nasıl seçtin de bizi yendiniz?" demiş. Zoff, "Çok kolay, zekalarına göre seçiyorum. Bak mesela sana bir örnek vereyim" demiş ve İnzaghi'yi çağırmış. İnzaghi'ye "Oğlum söyle bakayım, senin annenin ve babanın çocuğu olan ama senin kardeşin olmayan kimdir?" İnzaghi biraz düşünmüş, "Tabii ki ben oluyorum" demiş. Denizli bundan çok etkilenmiş. Kampa döner dönmez Alpay'ı çağırmış. "Alpay, sana bir soru soracagim. Bil bakalım annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?" Alpay biraz düşünmüş, işin içinden çıkamamış, biraz zaman istemiş ve hemen koşmuş Hakan Şükür'ü bulmuş. "Hakan, annenin ve babanın çocuğu olan ama kardeşin olmayan kimdir?" Hakan cevap vermiş: "Benim tabii ki". Alpay sevinçle Mustafa Denizli'nin yanına dönmüş: "Sorunun cevabını buldum hocam: Hakan'mış." Denizli hoca köpürmüş: "Vay salak herif, Hakan olur mu hiç, doğru cevap İnzaghi idi".

İhtiyarlık sorunları

0 yorum
Bu fıkrayı yazmadan önce tüm büyklerimizin hoşgörülerine sığınır hoşgörü göstermeyenlerden de özür dilerim. Ama ne yapabilirim ki fıkra çok komik.

Yaşliluk halleri :)))

Uzun zamandir birbirlerini görmeyen Dursun ile Temel kahvede karsilasmislar.
Dursun baslamis anlatmaya:
- UlaTemel artik yaslanduk.Ayaklarum,kollarum, basum anlayacagun her tarafum agriyi. Bu yaslilik ne kötü biseydur.
- E sen nasilsun bakalum ?
- Temel cevap verir:
- Eyiyum eyiyum.Anamdan dogdugum ilk günkü gibiyum. Başumda saçum yok. Ağzumda disum yok.Altuma siçayrum haberum yok.

21 Mayıs 2008 Çarşamba

Sakın Yeme - Doğu fıkrası

0 yorum
SAKIN YEME
Diyarbakır tren garından İstanbul'a gelmek için yola çıkmıştı Haso ileReşo.Trende birlikte yolculuk yaptıkları bir yolcuyu muz yerken gördüklerinde, muzun ne menem bir şey olduğunu merak ettiler.Trenin durduğu ilk istasyonda birer muz satın aldılar. Tedbir olsun diye Reşo :
-Haso, sen yemeyesen ben yiyacağım bana birşey olursa sen yardımcı olacaksın, der.Reşo muzu ısırır ısırmaz tren tünele girer. Reşo bağırır :
-Ula Haso sakın yemeyesen, ben yemişem, kör olmuşam!

Hüdayi Altıntaş

Önce Kaçanları Yiyelim - Deli Fıkrası

0 yorum
ÖNCE KAÇANLARI YİYELİM
Akıl hastanesinden iki deliyi salıvereceklermiş. Doktorlar kendi aralarında :
-Şunlara son bir test yapalım da gorelim akılları başlarına gelmiş mi, demişler.Bunun uzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canlı hamamböceği dökmüşler ve :
-Buyrun beyler, yiyiniz, demişler. Delirlerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış, ötekisi araya girmiş.
-Önce kaçanları yiyelim, öburleri nasıl olsa duruyor!

Yaşlılıkta çocuk sahibi olma.

0 yorum
Yaşlılıkta çocuk olur mu olur. İşte yaşlılıkta çocuk sahibi olmakla ilgili size süper bir fıkra. Bu fıkrayı tüm insanlık alemine hediye ediyorum. Ders alınacak daha çok şey var!...

85 yaşında bir adam doğumhanenin kapısında beklemektedir.
Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
- İçerde doğum yapan bayan yakınınızmı?
- Evet, eşim.
- Ama bayan 25 yaşlarında...
-'Tamam
işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamazmıyım yani?'
- Yoo, aklıma benim dedem geldi de.
- Nesi varmış dedenizin?
- Kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi israr etti ve hazırlandı. Eee, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim.
Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve
geyiğe bastonla ateş etti.Geyik o anda vurulup yere düştü...'
- Olur mu, başkası vurmuştur onu.
- Ben de onu demeye çalışıyorum...

E-mail çılgınlığı

0 yorum
Ülkece e mail vaya türkçe açıklamasıyla e posta çılgınlığı yaşıyoruz.Çılgınlık diyorum çünkü gelen e mailler o kadar tacizkar ve tehditkar ki maili insana zorla forwatlatıyorla. Bu maili 10 kişiye göndermezsen kıçında çıban çıkacak falan gibi iletiler ile dolup taşıyor. Kıçını seven maili forwatlıyor :) İşte mail geyikleri ve hurafeleri ile ilgili yazılmış müthiş bir yazı mutlaka okuyun. Kaynağını bilmiyorum yazanın eline ve aklına sağlık.


2 May 2008 16:55:23 +0300
From: hanife akarsu
Subject: iletmezsen ölümü gör !!!!!!
Date: Fri

--------------------------------------------------------------------------------

Bu zamana kadar bana zincir e-posta gönderen tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim;
Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığını öğrendiğim kolayı içemez oldum.
Aids virüsü taşıyan iğneler kıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.
Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım.
Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.
İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.
Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar,organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde
uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.
Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.
Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonu ya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.
Tuz Gölü'ne Konya'nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.
Msn paralı olacak;Adam yeşerecek mi,sararacak mı beklemekten de gına geldi.
Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.
Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da
kaybettim.
Multiplskleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.
Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin
biraz daha bozulduğunu farkettim.
Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen;
'lütfen okuyunuz', 'çok önemli', 'aman virüse dikkat', 'bilmem kim para dağıtıyor', 'en az beş kişiye yolla', 'inanmadım ama doğruymuş', 'kişiliğini test et', 'tıkla para yolla, tıkla yardım et', 'bilmemkim seni gözetliyor', 'bilmem kime mail at, haddini bildir', 'onu yeme bunu ye' şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev'i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber 'kafayı çizme'ye ne kadar yakın olduğumuzu da müşahade etmiş oldum.
ŞİMDİ: Eğer bu maili 60 saniye içinde 1200 kişiyegöndermezsen;
Bilesin ki bir kuş sabah akşam kafana sıçacak ve hayatı sana dar edecektir.

Bir Dost...

20 Mayıs 2008 Salı

Yanında Bacım Yoktur - Doğu Fıkrası

0 yorum
YANINDA BACIM YOKTUR
Doğu illerinden birinde gariban bir Kürt'ü bir diskoteğin kapısına dikip :
-Damsız geleni içeriye sokmayacaksın, demişler.
Derken, gecenin bir saatinde, boynunda altın kolye, bileğinde künyesiyle delişmen bir Kürt delikanlısı dayanmış kapıya.
Görevli delikanlı :
-Kusura bakma ama, sen içeri giremezsin, diyerek kesmiş yolunu.
Beriki, adamı bir yandan eliyle iterek sormuş :
-Niye giremeyeyim ulan!
Gariban cevap vermiş :
-Yanında bacım yoktur.

Nasıl Bilirsin - Deli Fıkrası

0 yorum
NASIL BİLSİN
Akıl hastanesinde koğuşları gezen başhekim, bir hastanın oturmuş, birşeyler yazdığını gördü :
-Kolay gelsin, ne yazıyorsun?
-Mektup yazıyorum efendim.
-Yaaa...Kime yazıyorsun?
-Kendime...
-Peki, ne yazılı mektupta?
-İlahi doktor bey, deli misiniz siz?Mektubu daha almadım ki...İçinde ne yazdığını bileyim.

Yardımsever - Asker Fıkrası

0 yorum
YARDIM SEVER
Normandiya çıkartması sırasında bir İngiliz subayı, çiftlikte bir evin kapısını çaldı.Kapıyı açan şişman kadına :
-Madam, dedi.Acaba biraz süt verebilir misiniz?
Kadın pek üzgün :
-Vallahi damla bile yok, ne varsa hepsine sabahleyin askerler el koydu.Ama siz bizim müttefiklerimizsiniz.Sizi boş çevirmek istetemem.Size kendi sütümden vereyim, der.
Ve iri bir kavun büyüklüğündeki memesini çıkardı.Bu manzaradan irkilen İngiliz subayı, yanındaki arkadaşına döndü, şunları söyledi :
-İyi ki kadından sıcak su istemedik!..

Anneniz Ne Diyor? - Asker Fıkrası

0 yorum
Çok genç bir İngiliz subayı, general olan babasının yanında yaverdi, yaşlı bir albaya emri iletmekle görevlendirildi
-Babam birliğinizi şu karşıki tepenin yamaçlarına çekmenizi söylüyor, efendim, dedi.
Yüzü moraran albay da şöyle dedi :
-Demek öyle söylüyor!Peki anneniz ne diyor?!...

Türkish Uçak

0 yorum
Türklerin girdiği her projede mutlaka bir olay olur. Kuvvetli kişiliğimizi direkt olarak ortaya koyup ağırlığımızı hissettirebiliriz. Tıpkı aşağıdaki uyarlanmış uçak ve roket'te olduğu gibi. Belki biraz abartılı ama mükemmel. Türkişi bu mersedes alıp aracı kone yapanlarda yok değil!...



19 Mayıs 2008 Pazartesi

Mırıldanırsanız Hatılrarım - Adamın Bir Fırkası

0 yorum
MIRILDANIRSANIZ HATIRLARIM
Adamın teki bara gider ve barmenden 1 whisky ister. Barmen whiskyi verir, tam o sırada barın taa öbur koşesinden bir tavşan koşa koşa gelir ve sol ayağını adamın whiskysinin içine sokar ve kaçar. Adam koşar kıllanır ve yeni bir whisky daha ister. Yine aynı tavşan koşa koşa gelir ve sol ayağını içkiye sokup kaçar. Adam yine tiksinir ve 1 tane daha yeni içki ister ve yine aynı tavsan gelir. Adam sonunda dayanamaz ve barmene :
-Şu demin kosup sol ayağına whiskyme batıran tavsanı gördünüz mü?, der.Barmen :
-Hayır ama bir de piyaniste sorun o bilir belki, der.Bunun üstüne adam gidip piyaniste :
-Şu sol ayağını whiskime sokup kaçan tavşanı biliyor musunuz?, der, piyanist de cevap verir :
-Hayır ama belki biraz mırıldanırsanız hatırlarım!

Evlenirken Neredeydi

0 yorum
EVLENİRKEN NEREDEYDİN?
Adamın işi varmış, Ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir ses :
-Binme, bu uçak düşecek!
Dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş.
İkinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış :
-Uçak düştü kurtulan olmadı!
Koşmuş Haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında :
-Binme bu trene, raydan çıkacak!
Dönmüş, bakmış yine kimse yok, trene binmemiş, gelmiş eve, sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş :
-Tren Eskişehir'de raydan çıktı şu kadar ölü, şu kadar yaralı...
Allahına şükretmiş, koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses :
-Bu otobüse binme, freni patlayacak!
Dönmüş yine kimse yok! Dayanamamış, bağırmış :
-Sen kimsin yahu?
-Ben senin iyilik meleğinim!
Adam iyice kızmış :
-Ulan evlenirken neredeydin!

Hüseyinciğim Bir Gelir misin? - Adamın Biri Fıkrası

0 yorum
Bir gün bir adam bir karı-kocanın kapısına gelir.Adam doktordur ve anket yapmak için gelmiştir. Kapıyı çalar evin beyi gelir.Anketi kabul eder. Anket çok guzel gider ama 3. soruyu adam bilemez.
Soru 'Eşcinsellik hakkında ne biliyorsunuz?' Adam :
-Ben fazla birşey bimiyorum ama karım çok bilgilidir bu konularda, der. Anketi yapanda :
-Karınızı bir çağırabilir misiniz, der.Adam da :
-Hüseyincimmmm bir gelir misin? der

18 Mayıs 2008 Pazar

Evdeki pazar - Adamın Biri Fıkrası

0 yorum
EVDEKİ PAZAR
Kulakları duymayan bir adam hastanede yatan bir arkadaşını ziyarete gitmek istemiş.Düşünmüş ben ne sorarım, o ne cevap verir, diye.Klasik cevaplara göre konuşmayı tasarlamış, cümlelerini zihninde hazırlamış."Nasılsınız" derim, o da "İyiyim" der.Bende, "Oooh ne güzel" der, devam ederim.Hastaneye gidip arkadaşının başucuna varmış.
-Nasılsın, iyi misin?
-Ölüyorum.
-Oooh, ooh ne iyi.Ne ilaç veriyorlar?
-Zehir.
-O ilaç çok iyidir.Doktorun kim?
-Azrail.
-Ondan iyi doktor yoktur.

Köpeğin Çanağı - Adamın Biri Fıkrası

0 yorum
KÖPEĞİN ÇANAĞI
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak şu ricada bulunur :
-Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su verir misiniz?
Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten sonra :
-İstersen ayran getireyim, der.
Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten az sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.
Adam ayranı içtikten sonra çocuk :
-İstersen daha getireyim, der.
-Zahmet olur yavrum.
-Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!
Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır :
-Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!

Güle Güle - Aşk Fıkrası

0 yorum
GÜLE GÜLE
Adam bakmış, küçük oğlu Hz. İsa'nın resmi önünde dua ediyor.
-Tanrımın anneme, babama, büyük babama uzun ömür ver.Güle güle anneanne...
Bir anlam verememiş bu duaya...Ancak ertesi gün acı haber gelmiş.Anneenne sizlere ömür...
Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine duada :
-Tanrım anneme babama uzun ömür ver.Gülegüle büyük baba...
Ertesi gün büyük baba mort...
Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk yine duada :
-Tanrım anneme uzun ömür ver.Güle güle baba...
Adam ertesi sabah bir hastaneye gitmip yatmış.Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu, röntgen çekimleri...Sapasağlam.
Bakmış karısı iki gözü iki çeşme ağluyor.
-Ne oldu hanım.
-Bizim postacı, demiş hanım.Ne iyi adamdı.Bugün haber aldım.Ölmüş!!!!

17 Mayıs 2008 Cumartesi

Randıman Alamadım - Aşk Fıkrası

0 yorum
RANDIMAN ALAMADIM
Altı aylık gelinin ağrımadık yeri yoktu.Şikayetleri anlatmakla bitmeyince, genç damat müdahale etti:
-Yani doktor bey, kısacası, ben bundan hiç randıman alamadım!

İkimzie de Yeter - Aşk Fıkrası

0 yorum
İKİMİZE DE YETER
Evlenme teklif ettiği kızdan red cevabı alır :
-Ama ben sizi sevmiyorum ki!
Delikanlı istifini bozmadan cevaplar :
-Olsun, benim aşkım ikimize de yeter!

Pisi Pisi - Aşk Fıkrası

0 yorum
Kocası seyahatten vaktinden önce dönen kadın, sokak kapısının açıldığını duyunca, heyecan ve korku içinde sevgilisini karyolanın altına saklamıştı .Ne var ki, karyolanın somyası eskimiş, telleri çıkmıştı.Üstünde kadınla kocası sağa sola döndükçe o çıkık teller karyolanın altındaki sevgilinin şurasına burasına batıverdi.Adamcağız o acıyla "Ah!" diye bağırınca yataktaki koca pirelendi.Karyolanın altına eğilip seslendi :
-Kim var orada?
-Miyav miyav, diye ses geldi aşağıdan...
Çok geçmeden yine yatakta hareket...Ve alttaki telden canı yanan sevgilinin feryadı :
-Offff!...
Ve koca yine sordu :
-Kim o?
-Miyav miyav...
Üçüncü "Ah" da yataktan fırladı koca, eğildi karyolanın altına :
-Kim var orada?
-Kedi dedik ya...
............................................

16 Mayıs 2008 Cuma

Ne Koysaydım - Adamın Biri Fıkrası

0 yorum
Adam sünnetçi dükkanının vitrinine çalar saat koymuş biri de merak etmiş :
-Yahu sünnetçi vitrininde çalar saatin işi ne?
Sünnetçi fena fena bakmış :
-Yani vitrine ne koyaydım?

Takmıyorum - Adamın Biri Fıkrası

0 yorum
TAKMIYORUM
Adamin biri şidddetli ishal şikayetiyle Çapa Hastanesine basvurur.İşlemleri devam ederken karışan kağıtlar sonucunda adamı psikiyatri servisine havale ederler. Aradan 15 gün geçip taburcu olma günü gelince arkadası bizim adamı karşılamaya gelir.
-Nasil oldu geçti mi ishal? der arkadaşı.
Bizimki ise :
-Hayır geçmedi ama artık takmıyorum.

Piramit Bırakmıştı - Adamın Biri Fıkrası

0 yorum
PİRAMİT BIRAKMIŞTI
Adamın birine sormuşlar :
-Köpeğinin adını niye mısır koydun.O da demişki :
-İlk geldiğinde bizim eve de sizin eve bıraktığı küçük piramitlerden bırakmıştı...

Komedi bu alkışlanmalı

0 yorum
Coca Cola nın bir reklamı vardı, dış ses TV'de olanları anlatıp alkış istiyorum diyordu. Bugün buna benzer bir olayı içeren mail geldi. Ama ne mail. Sizde okuyun... Son günlerde gelen en komik ve ilginç bir yazı. Yazanın ellerine sağlık. Kaynağı bilemediğim için yazanı belirtemiyorum.
18.000 YTL kredi karti borcum oldugunu ögrenenince; 'Keske korunsaydim' diyen babaya
Misafir odasinda baca deligi olmadigi halde 'Anne sobayi bu sene misafir odasina kuralim mi?' diyen abime, 'Olur, boruyu da k.çina sokariz, kafani camdan çikarirsin, sorun olmaz.' diyen anneye
Kaza mahalinde elinde cep telefonuyla kosturup '112'nin numarasi neydi?' diye bagiran sarisina,
Birbirlerine ana avrat küfür eden iki kisinin arasina girip ikisine de birer tokat atan ve 'Analar kutsaldir, analara küfür etmeyin, o. çocuklari!!' diyen Karadenizli agir abiye,
Annesine kizip,b! uharli ütünün içine isemeyi akil eden! Annesini buram buram çis kokulariyla isyerine yollayan! Annesi; ancak arkadaslari ''acayip kokuyorsun'' dediginde isi çözen anneye ve cocuguna,
Banyonun lambasi yanmayinca elektrikler kesik zannedip yarim saat gelmesini bekleyen. Beklerken de canim sikilmasin diye televizyon seyreden kisiye
Ailecek televizyon izlerken üst komsu küçük oglunu göndermis. Çocuk anneme ''X teyze, annem dedi ki, bari haberleri açsinlar da, biz de dinleyelim'' Biz de kirmadik, açtik. Ailecek çok iyi niyetli oldugumuzdan, televizyonlari bozuk sandik. Yüksek sesten dolayi bize laf soktuklarini anlamamiz çocugun ikinci gelisinden sonra oldu. Bu olayi yasayan aileye,
Lisedeki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ögretmenimiz Aids' in açilimini yapiyor: (A)llaha (I)syaneden (D)eyyuslarin (S)onu... diyen hocaya,
BIRER ALKIS ISTIYORUM

Erbakan fıkrası

0 yorum
Dünyada tüm siyasi liderler için mutlaka rakipleri tarafından fıkralar uydurulur. Uydurulan fıkralarda diğer memleketlere mal edilir. İşte eski siyasilerimizden Necdettin ERBAKAN ve talebesi Tayyip ERDOĞAN için uyarlanmış bir fıkra. Ciddiye alınmasın sadece bir fıkra :))

Erbakan ölmüş ve cennete gitmiş..
Meleklerin karşısında, cennet kapsında dururken arkasında saatlerle dolu çok büyük bir kapı görmüş ve sormuş: 'Bu saatler ne böyle?'

Melekler cevap vermiş: 'Bunlar yalan saatleri. Dünyadaki herkesin bir yalan saati vardır. Her yalan söyleyişinde saatteki ibre hareket eder.'
Erbakan: 'Ooo, peki bu kimin saati?'
Melekler cevap vermiş: 'Bu ATATÜRK'ün saati.. İbre hiçbir zaman oynamadı, yani hiç yalan söylememiş.'
İnanılmaz demiş Erbakan. Peki bu kimin saati?
Melekler cevap vermiş: 'Bu İsmet İnönü'nün saati. İbre iki kez hareket etti, yani İnönü tüm yaşamında sadece iki kez yalan söyledi...
Erbakan dayanamamış ve sormuş: "Peki Tayyibin saati nerede?"
Melekler cevaplamış: 'Tayyibin saati AZRAİL'in ofisinde, AZRAİL onu vantilatör olarak kullanıyor.'

15 Mayıs 2008 Perşembe

Can Sıkıntısı - Adamın Bir Fıkrası

0 yorum
CAN SIKINTISI
Sol gözü takma olan adam otobüse binmişti.Otobüs kalabalık hava sıcaktı.Bir süre sonra sıcaktan bunalan, terleyen ve canı sıkılan adam, takma gözünü çıkardı, havaya atıp tutmaya başladı.
Durumun biraz sonra farkına varan yanında oturanlar dehşetle irkildiler :
-Ne oluyor yahu!...
Adam gayet sakin gözü atıp tutmaya devam ederek cevap verdi :
-Hiç, burada canım sıkıldı da ön taraflarda yer var mı diye bakıyordum!...

Dolmakalem - Adamın Biri Fıkrası

0 yorum
Adamın biri çok çapkınmış.Çiçekten çiçeğe konarken olan olmuş, bastonu kırılmış (zührevi bir hastalık kapmış). Soluğu hemen doktorda almış.
Doktor :
-Korktuğunuz kadar önemli bir şey değil, demiş.Dediğimi yaparsanız kısa zamanda eski sağlığınıza kavuşursunuz.Tam onbeş gün süreyle cinsel organınızı sabah akşam bir bardak süte batırın.Onbeş gün sonra hiçbir şeyciğiniz kalmayacak.
-Peki, demiş adam.O gece karısı sabırsızlıkla yatakta onu beklerken adam banyoya girmiş.Bir bardak sütü alıp doktorun tavsiyesini uygulamaya başlamış.
Karısı bir beklemiş, iki beklemiş, üç beklemiş...Bakmış ki kocasından ses soluk yok, dosdoğru banyoya gitmiş, pat diye açmış kapıyı ki ne görsün?
-Hayret doğrusu kocacığım, demiş şaşkınlıkla, Onun bir dolmakalem gibi doldurulduğu kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi doğrusu!

Eşek - Adamın Biri Fıkrası

0 yorum
Adamın biri misafirliğe gitmiş.Akşam olunca haliyle sormuşlar :
-Pardon arkadaş, demişler karı-koca.Bizim odada mı yatarsın, bebeğin odasında mı, yoksa boş bir odada mı?
Adam duşünmüş :
-Karı-koca nın yanında yatılmaz, bebekte uyanır ağlarsa uykusu kaçacak ben boş odada yatarım, demiş.
Sabah olunca adam elini yüzünü yıkamış, bir de bakmış çok guzel bir kız adama havlu tutuyor.
Adam:
-Kızım senin ismin ne?diye sormuş.
Kız :
-Bebek amcacığım ya sizin isminiz?...
Adam :
-Eşek kızım eşşşeeek.

14 Mayıs 2008 Çarşamba

Bekliyorum - Bektaşi Fıkrası

0 yorum
Canlardan birine, Ramazanda sormuşlar :
-Erenler kaç tane oruç tuttun?
-Henüz nasip olmadı.Tuzak kurdum bekliyorum.

Bektaşi Bu Yaa... - Bektaşi Fıkrası

0 yorum
Müthiş bir fırtına patlamıştı.Yolcuların hepsi perişan durumdaydı.Bunların arasında bir de Bektaşi vardı.
Baktılar, Bektaşi, Allah'a yalvarıp yakarmaya başlamıştı :
-Adını bilmediğim bir evliyaya bir koç adıyorum.Yeter ki fırtına dinsin...
Bektaşi'nin yakarması kaptanın tuhafına gitmişti :
-Hayret! Hiç adını bildiğin bir evliya yok mu?
-Yok olur mu, elbette var! diye cevap verdi Bektaşi.Var da, hepsini birer kez aldattım...

Bektaşi ve Sofu - Bektaşi Fıkrası

0 yorum
Koyu sofu bir adamcağızla Bektaşi, bir başka kente gitmek üzere bir kervana katıldılar. Sofu, ikindi üzeri namaz kılacağını söyledi. Bektaşi :
-Geç kalırsan kervanı kaçırırsın ; onun için sünneti bırak da yalnız farzı kılıver, diye öğüt verdi.
Bektaşi'nin sözüne uydu adam. O gece bir yerde konakladılar. Ertesi sabah sofu, Bektaşi'ye sitem etti.
-Dün bana sünneti kıldırmadın, gece rüyama Peygamber Efendimiz girdi.
Bektaşi adamın sözünü ağzına tıkadı :
-Daha ne istiyorsun! Farzı da bırak rüyana bu kez Tanrı girsin!

Komik Tabelalar ve REsimler

0 yorum




Cenaze arabası

0 yorum
Cenaze arabası ile ilgili yapılmış en güzel espri diyebilirim. Cenaze arabasının esprisi olur mu? Olur...


CENAZE ARABASI ŞÖFÖRÜ BİR KIZA SESLENMİŞ ;...

-''ŞİİİİİİİŞT KIZ GELSENE ARABAYLA GEZELİM.'

KIZDA: -'HADİ ORDAN BE !!!! ' DEYİNCE ADAM :

-'SEN NE DİYON BE MİLLET BU ARABAYA BİNMEK İÇİN ÖLÜYO ÖLÜYOOOOOO

13 Mayıs 2008 Salı

Canlı Gazete - Deli Fıkrası

0 yorum
Başhekim, akıl hastanesinin bahçesinde dolaşıyordu, bir ara baktı, bir kalabalık gözüne çarpmıştı.Hemen oraya seğirtti.Deliler bir halka oluşturmuş, ortada dönüp konuşan birini dinliyorlardı :
-Papendreu seçimleri kaybetti.Hastaneye kaldırıldı...Bulgar zulmü devam ediyor.Zorla yollanan soydaşlarımızın sayısı seksen bine ulaştı...Federasyon kupasını Beşiktaş kazandı...
Başhekim bu işten hoşlanmış :
-Ne yapıyorlar bunlar böyle? diye sormuş.
-Efendim, demişler.Ortadaki deli kendinin gazete olduğunu sanıyor, haberleri bildiriyor.
Başhekim daha da hoşlanmış.Dolaşmasını sürdürmüş.Az ileride birde ne görsün! Sekiz, on deli iplerle sımsıkı birbirlerine bağlanıp bir köşeye atılmamış mı!
-Onlar mı, okunup da iadeye gidecek eski gazeteler efendim...

Karşıdaki Duvarın Çivisi - Deli Fıkrası

0 yorum
Delinin biri, çiviyi tersine çevirerek sivri tarafına vura vura duvara çakmaya başlamış.
Onun bu halini gören başka bir deli işe karışmış :
-Baksana, yahu! Sen yanlış bir iş görüyorsun.Bu çivi karşıki duvarın çivisi olacak galiba, demiş.

Beş Var - Deli Fıkrası

0 yorum
İki deli arasında konuşma :
-Saat kaç?
-Beş var
-Kaça beş var?
-Bilmiyorum, akrebini kaybettim.

12 Mayıs 2008 Pazartesi

İki Vakite Kadar - Doktor Fıkrası

0 yorum
Eski deyimle basur (yeni ve bilimsel söylenişiyle hemoroit) çekenler bilir, çok ıstırap veren bir hastalıktır. Adamcağız da hemoroitten öyle çekmiş ki...Derken biri Kahve telvesi sür deyince, bir yerlerden kahve bulmuş.Bol bol koyup pişirmiş.Sonra da avuçladığı gibi sürmüş.Sürmüş ama...Ağlaya sızlaya doktora koşmuş. Soyunmuş, eğilmiş.Doktor da eğilmiş, bakarken...Hasta sormuş :
-Ne var doktorcuğum?Ne gördün?
-Vallahi iki vakte kadar bir yol görünüyor.Birde uzun boylu birinden toplu para alacaksınız.Haaa Bir de mektup var.

Komisyon - Doktor Fıkrası

0 yorum
Kadının biri doktoru yolda durdurup sordu :
-Köşe başındaki zengin çocuğunu iyileştirmek için sanıyorum çok para alıyorsunuzdur.
Doktor :
-Alırsam alırım, dedi.Sizi ilgilendirir mi?
Kadın :
-Nasıl ilgilendirmez!...Çocuğu yaralayan taşı oğulum atmıştı, bunu unutmayın.

Ali Doğan Çakmak

Bak Hele - Doktor Fıkrası

0 yorum
Doktor, hastasını uyarmış :
-Bakın, sonra söylemediydi demeyin, bu uyku haplarına devam edecek olursanız, sizde alışkanlık yaratır.
Hasta bilgiç bilgiç gülümsemiş :
-Sen ne diyorsun Doktor Bey! Ben bu hapları evelallah yirmi yıldır alırım, hiçbir alışkanlık yaptığını görmedim daha!

Cehennem ve memleket

0 yorum
Cehennem ve öbür dünya hakkında Türkler ile ilgili yazılmış en iyi fıkralardan biridir diyebilirim. Hem gülelim hem düşünelim.

Dört samimi arkadas ayni arabada yolculuk ederken trafik kazasinda ölürler.
Azrail:
- 'Türk cehennemine mi Avrupa cehennemine mi gitmek istersiniz?' diye sorar.
- 'Fark nedir?' diye sorarlar.
Azrail:
- 'Avrupa cehenneminde her gün bir kepçe, Türk cehenneminde her gün bir kova b.k yersiniz' der.
Üç tanesi 'Biz Türk dogduk, Türk ölürüz!!...' der.
Bir tanesi ise uyaniktir, Avrupa cehennemini seçer ...
Aradan epey zaman geçer. Avrupa cehennemindeki adam artık kepçe kepçe yemekten bikmistir, arkadaslarinin durumunu merak eder,
hallerini görmek için ziyarete gider. Oysa onlar halay çekerek, şen şakrak gülerek karsilarlar onu.
Dayanamaz sorar:
-'Ben bir kepçesini hazmedemezken siz her gün bir kova b.k yiyip nasil bu kadar neşeli olursunuz?'
- 'Oğlum, oğlum!!..' derler,
Burası Türk cehennemi, bir gün b.k olur kova olmaz, bir gün kova olur b.k olmaz, bir gün görevli işe gelmez,
anlayacağın 3 aydir bir bok yedigimiz yok?

11 Mayıs 2008 Pazar

Doktor Benim - Şöför Fıkrası

0 yorum
Şoför çarptığı yayayı teselli eder :
-Şansınız varmış, size çarptığım yer tam doktorun karşısı.
Yerdeki inleyerek cevaplar :
-İşte o doktor benim.

Bir Tarafımızda İsa - Ünlü Fıkrası

0 yorum
Sakıp Sabancı Ağa'ya bir gün demişler ki :
-Ağa bu dünyada her şey güllük gülüstanlık.Nereye baksak her tarafta senin şirketleri, fabrikaları görüyoruz (marSA, yünSa, lasSA, toyotaSA).Burada işin iş.Ya diğer tarafta ne olacak, orada ne yapacaksın, nasıl kurtulacaksın zebanilerden?..
Sakıp Ağa gülmüş :
-Öte yanda da işimizi sağlama aldık.Bir tarafımızda iSA, diger tarafımızda muSA.

Sinekler - Karadeniz Fıkrası

0 yorum
Temelle Dursun bir gün kamp yapmak için ormana giderler.Gece yatarken sinekler ısırdığı için Temel Dursuna :
-Ula Tursun battaniyeyi üzerine çekte sinekler ısırmasın, der.Bir aralık Temel gözünü açar ve ateş böceklerini görür. Hemen Dursuna seslenir :
-Ula Tursun kalk sinekler ellerine el fenerlerini almışlar bizi arayiler.

İsmail Karayücel

10 Mayıs 2008 Cumartesi

Nah Vardur - Karadeniz Fıkrası

0 yorum
Temel'in askerliğini yaptığı bölükte bir askerin babası ölmüş.Komutanlar bu acı haberi o askere nasıl söyleyelim diye düşünürlerken Temel'i görmüşler."Hah demişler bunu ancak Temel'e söyletiriz", demişler ve Temel'i çağırmışlar. Temel'e :
-Temel arkadaşın Ahmet'in babası ölmüş.Bunu kendisine alıştırarak ancak sen söylersin. Ahmet'i çağır ve bunu kendisine söyle, demişler.Temel Ahmet'e bağırarak :
-Ula Ahmet çabuk pura kel.
Ahmet :
-Ne var Temel, der.Temel :
-Emicen varmidur?
-Vardır.
-Dayın varmidur?
-Vardır.
-Anan varmidur ?
-Vardır.
-Baban varmidur ?
-Vardır.
-Nah vardur...

Abdullah Tepekesici

Sperm Bankası Soyuldu - Karadeniz Fıkrası

0 yorum
Temelle Dursunun canı sıkılmış ne yapalım derken birden akıllarına Amerikaya gitmek gelmiş.Trabzon limanından gizlice Amerikaya giden bir gemiye binmişler.Newyorkta özgürlük anıtını gördüklerinde yakalanmamak için gemiden atlayıp yüzerek kıyıya çıkmışlar.Newyork sokaklarında iki üç gün gezdikten sonra acıkmışlar.Paraları olmadığı için kara kara düşünürken birden akıllarına banka soymak gelmiş.Hani filimlerde izleriz ya!Temel ve Dursun önlerine ilk gelen Bank yazılı bankaya girmişler.Karşılarında büyük bir kasa.Temel başlamış kasayı açmaya ve 1 saat kadar sonra kasayı açmış ve kasadan bir kase muhallebi çıkmış Temel ve Dursun hayretler içerisinde kalmışlar fakat yapacak birşey yok ve muhallebiyi yemişler!Fakat kasanın içinde bir kasa daha var!Bu sefer Dursun başlamış kasayı acmaya ve 1 saat sonra kasa açılmış ve yine bir kase muhallebi!Bu böyle olacak gibi değil... ve bu işten vaz geçmişler.Ertesi gün Newyork Times ta bir haber "dünyanın en büyük sperm bankası soyuldu!!!"

Çay Elinden öteye - Karadeniz Fıkrası

0 yorum
Venedikte deney yapan bilim adamları insanların beyninden parça alarak etkisini görmek için söyledikleri kelimelere bakıyorlar.Bir İtalyan kobay başlıyor :
-Huano mito.
Beyninden biraz parça alıyorlar tekrar başlıyor :
-Huano mi.
Biraz daha parça alıyorlar :
-Huan.
Beyninin son parçasını alıyorlar ve adam başlıyor :
-Çay elinden öteyi gidelim yali yali.....

9 Mayıs 2008 Cuma

Enayi Değilim - Şöför Fırkası

0 yorum
Arabasını park edip lokantaya giren adam, çıktığında arabasını akordeona dönmüş bir halde bulur.Cam sileceğinin altında bir kağıt vardır.Kağıdı açtığında, şu satırlarla karşılaşır :
-Ön vitesle geri vitesi şaşırıp arabanıza sert bir şekilde çarptım.Olayı gören kimseler de şu an, ben bu satırları yazarken çevremde toplanmış bulunuyorlar ve bu kağıda adımı ve adresimi yazdığımı sanıyorlar.O kadar enayi değilim!

Arabanızı Yenileyin - Sarhoş fıkrası

0 yorum
Şoför benzin pompasına gelir :
-Yağı yenileyin, der.
Sonra çalımla ekler :
-Nasıl buluyorsun benim arabayı?
Pompacı istifini bozmadan cevaplar :
-Bana kalırsa yağınızı değil de arabanızı yenileyin.

Mutlaka Sarhoştur - Sarhoş Fıkrası

0 yorum
Yaşlı ve çirkin bir kadın soluk soluğa karakola gelip şikayetçi olur :
-Adamın biri beni bir saattir izliyor, kendimi buraya zor attım, galiba sarhoştu memur bey, der.
Polis çirkin kadını tepeden tırnağa süzüp cevaplar :
-Galiba değil, mutlaka sarhoşmuş, belli.

Anne ve babalar için karne dersi

0 yorum
Çocuğunuzu çok sevin ve onlara güvenin. Güven herşeyin başı. Çocuk ve baba arasından geçen müthiş hikayeye bayıldım eminim ki siz de seveceksiniz.
Ders olur belki.......



Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı.
Yatağı güzelce toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu görünüyordu.
Sonra adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını farketti. Üzerinde
-Babama- yazıyordu.
Aklından geçen bin bir kötü düşünceyle mektup zarfını açtı ve titreyen elleriyle mektubu okudu:
Sevgili baba;
Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum.
Kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak rezaletten uzak tutmak istedim.

Gerçek tutku ve aşkı ben Joanla buldum ve o öyle tatlı ki anlatamam...
Şunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleri,derisine işlettiği dövmeleri, kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla onaylamayacaktınız ve
tabi benden çok büyük olması da bir sorundu.
Fakat benim için bunlar değildi gerçek tutku ve gerçek aşk...
Baba Joan hamile!
Joanın dediğine göre çok mutlu olacağız. Ormanda kendine ait bir karavanı ve tüm kış yetecek kadar da yakacağı var. Bir sürü çocuğa sahip olma düşüncesi rüyalarımızı süslüyor.
Joan benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorum ki esrar kimseye zarar vermez.
Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve yine bu sayede ihtiyacımız olan kokain ve ekstaziye ulaşacağız.
Artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu AIDSin çaresi bulunsun ve Joan sağlığına kavuşsun diye.. O kesinlikle iyileşmeyi hakediyor.
Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve kendi başımın çaresine bakabilirim.
Eminim birgün geri döneceğiz ve sen kendi torunlarını tanıyacak, seveceksin

Oğlun Cihat.

NOT: Baba, yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil. Ben Mehmet'lerdeyim. Sadece sana; masamın üzerinde seni bekleyen karneden daha kötü şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim.

8 Mayıs 2008 Perşembe

İmam ve tanrı

0 yorum
İmam ve Tanrı arasında dialoğu konu alan aşağıdaki fıkra çok hoşuma gitti. Kanağını bilmiyorum ama toplum yararına gördüğüm için ve birazda komik olduğu için yayınlamak istedim.
Imam ve Tanri ...

Bir köyün camisinde, imam cemaate vaaz vermektedir.Ansizin içeri dalan bir köylü, köyü sel basmakta oldugunu haber verir. Bütün cemaat hemen kendilerini disari atip kaçar. Sadece imam, bütün israrlara ragmen köyü terketmeyi reddeder ve Tanri'nin kendisini koruyacagini söyleyerek camide kalir.

Kisa bir süre sonra sular camiye ulasir, imam çaresiz minareye çikar. Sular minarenin ilk katina yükselirken bir tekne imami kurtarmaya gelir. Ancak dini bütün imam, Tanri'nin kendisini koruyacagini söyleyerek tekneye binmez. Sular yükselir. Imam ikinci kata çikmak zorunda kalir. Bir tekne daha gelir, ancak imam yine Tanri'nin kendisini koruyacagina inancinin tam oldugunu söyleyerek tekneye binmez. Sular iyice yükselir. Imam artik minarenin en tepesindedir. Bir helikopter yaklasir. Içindekiler, durumun kötü oldugunu anlatarak , imama helikoptere gelmesi konusunda israr ederler. Imam helikoptere binmeyi de reddeder. Bir süre sonra sular iyice yükselir ve imam bogularak ölür.

Kendisini ahiretin kapisinda melekler karsilar.
Melek: 'Hosgeldiniz, buyrun...'
Imam: 'Cennete girmek istedigimden emin degilim..'.
Melek: 'Neden?..'
Imam: 'Tanri' ya biraz kirginim....'
Melek: 'Ne oldu ki?..'
Imam: 'Ben hayatimi ibadet ederek geçirdim, insanlara hep iyilik yaptim, günahtan uzak durdum. Yasadigim köyü sel basti, herkes kaçti ama Tanri' nin beni kurtaracagina inandigimdan ben kaldim. Görüyorsunuz ki simdi burdayim....'

Tam bu sirada yukaridan Tanri' nin sesi duyulur.
'Salaga, iki tekne, bir helikopter gönderdik.. Kurtarmak icin daha ne yapacaktik? Böylesine geri zekâlinin benim katimda da yeri yoktur..'

Yukardaki fikrayi benim milletime uyarlamaya kalkacak olursak.
Muhtemelen Tanri o gün geldiginde bu ülke insanlarina söyle seslenecektir;
'Ben bu ulusa örnek alsinlar ve onu izlesinler diye Mustafa Kemal'i gönderdim. Müsibetlerden kurtulus yolunu, onun eliyle bunlara göstermeye çalistim. Ama onlar halâ benden medet umuyorlar... Eh ben daha ne yapayim? Her kurtulus icin bir Mustafa Kemal gönderemeyecegime gore her biri bir Mustafa Kemal olmayi ogrenmeliler...'

Ne dersiniz o gün bu gün mü acaba?

4 Mayıs 2008 Pazar

Sazan dediğin böyle olur

0 yorum
He duyduğunuza zıplamayın. Bakın zıplayan sazanın haline...

Otobüsle giderken, Bolu
Dağı'nda verilen molada hemen tuvalete
koşturdu.

Korkunç sıkışmıştı.
Şansına boş kabin bulup kendini oraya
attı...

Tam oturmuştu ki yan kabinden bir
ses 'merhaba' dedi.

Adam şaşkın 'Merhaba'
diye cevap verdi.

Ses devam etti:
Nasılsın?'
İlk defa başına böyle bir şey
geliyordu...

Yine şaşkın şaşkın
yanıtladı: 'Sağ ol, iyiyim. sen
nasılsın?'

Ses sordu: 'Ne
yapıyorsun?'

Bir an tereddüt geçirdi. Adam onun
tuvalette olduğunu bildiği için mutlaka ne yaptığını da biliyordu.
Düşündü ve yanıtladı: 'Ben' dedi 'İstanbul'dan Ankara'ya gidiyorum.
Sen
nereye gidiyorsun?'

Adamın sonraki cümlesi bu
muhabbeti sona
erdirdi.

Hayatım, telefonu
kapatıyorum.Yandaki tuvalette bir gerizekalı var. Sana sorduğum
sorulara
yanıt verip duruyor. Ben seni sonra
ararım...

2 Mayıs 2008 Cuma

Fıkra: Sert Kovboy

0 yorum
SERT KOVBOY
Bir kovboy çiftliğine dönmektedir.Bindiği atı yeni satın almıştır.Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir.Sel yatağı boyunca ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar.
-Bir, der kovboy kısaca.
Ve on dakika sonra at yine bir yoldan sapma yapar.
-İki, der kovboy.
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında, az kalsın dengesini kaybeder gibi olur, bu kez kovboy ne bir, ne iki der.Kadını attan indirir ve :
-Üç, der!
Ve bir tabancayla atı öldürür.
Genç evli kadın, dehşete düşmüştür.İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz.
-Herşeye karşın, biraz sert, yapmamalıydın!
Ve kovboy sayar :
-Bir!

Şemsiye

0 yorum
ŞEMSİYE
Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış.Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş.Eri çağırarak :
-Bu ne küstahlık, demiş.Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er :
-Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş :
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı diyeyim?

Hepsi Birden

0 yorum
HEPSİ BİRDEN
Oymakbeyi, izci adaylarını karşısına toplamış, onlara izciliğin ilkelerini anlatmaya çalışıyordu :
-Bakın çocuklar, dedi.Bir izci, her gün, hiç olmazsa bir kez birine yardımcı olmalıdır.Hastalara...Yaşlılara...Muhtaçlara...Her sabah okula geldiğiniz zaman size birgün önce nasıl bir iyilik yaptığınızı soracağım.Tamam mı?
Ertesi sabah Oymakbeyi çocukları toplayıp sordu :
-Söyleyin bakalım...Dün ne gibi bir iyilik yaptınız?
Bütün çocuklar, hep bir ağızdan :
-Yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım ettik efendim.
Adamcağız şaşırdı :
-Hepiniz mi?
-Evet efendim, hepimiz birden.
-Neden?
Çocuklardan biri cevap verdi :
-Kadın karşıdan karşıya geçmek istemiyordu, ondan efendim!

HEP BOĞA MI?

0 yorum
HEP BOĞA MI?
İspanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik bir İspanyol yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun inceledi.Cojano adı dikkatini çekti.Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.Parmağını basıp, garsona işaret etti.Garson bir tabak içerisinde yemeğini getirdi.Nefis bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu çıkaramadı.Bir çeşit etti ana ne?...Garsonu çağırdı ve sordu...Garson anlattı :
- Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım?
- Evet...
- İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen boğanın yumurtalıklarından yapıldı.
Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti.Tadı damağında kalan yemeği Cojano'yu bir kez daha istedi.Lezzetle yedi.Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi :
- Nasıl memnun kaldınız mı bayım?
- Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti.Dün yediğim Cojano biraz daha büyüktü gibi geldi bana.
Garson başını iki yana salladı :
- Her zaman boğa kaybetmez bayım...

AMELİYAT YERİ

0 yorum
AMELİYAT YERİ
İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar.Delikanlının tatlı sözleri arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
-Sevgilim sana apandist ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar.
-Göster canım göster.
Kız eliyle uzak bir yeri göstererek :
-Bak şu ilerde görünen sarı bina var ya, onun üçüncü katı....

1 Mayıs 2008 Perşembe

ALKOL

0 yorum
> Sarisin yildiz adayi, ustu acik kirmizi arabasini gecenin bir vakti
> iyice
> tenhalasmis ve loslasmis Hollywood Bulvari'nda hizla surerken trafik
> polisi cevirdi..
> "Hanimefendi, ehliyetiniz lutfen.."
> "Ehliyet nedir, afedersiniz?."
> "Kredi karti buyuklugunde bir karttir, hanimefendi. Uzerinde resminiz
> vardir."
> Sarisin yildiz adayi cuzdanini cikardi, icinden bir yigin kart
> dokuldu.
> Uzerinde resmi olani buldu, uzatti.
> Polis "Tesekkur ederim" dedi, "Simdi de ruhsatiniz lutfen.."
> Sarisin mahcup mahcup sordu gene..
> "Ruhsat nedir?.."
> "O da deyim yerinde ise arabanizin kimlik kartidir. Genelde torpido
> gozunde durur" diye sabirla yanitladi, polis..
> Sarisin torpido gozune uzandi. Orada gercekten oyle bir kart vardi.
> Onu
> da
> polise uzatti.
> Polis ehliyet ve ruhsati inceledi. Ikisi de mukemmeldi. Gorunurde her
> sey
> normaldi ama ortada da bir gariplik vardi.
> "Bir dakika lutfen" dedi sarisina ve motosikletinin yanina gitti,
> telsizle
> merkezdeki nobetci arkadasini aradi.. Olanlari anlatti.
> Merkezdeki sordu:
> "Kadin sarisin mi?.."
> "Evet!.."
> "Mavi gozlu mu?.."
> "Evet!.."
> "Super mini mi giyiyor?.."
> "Evet.."
> "Gogusleri kazagindan firliyor mu?."
> "Evet.."
> "O zaman hemen arabanin yanina git ve fermuarini indir."
> "Ne cildirdin mi sen?.. Ben bunu nasil yaparim" diye bagirdi trafik
> polisi.
> "Sen git dedigimi yap" dedi, merkezdeki..
> Trafik polisi sarisinin yanina geldi, fermuarini indirdi..
> "Neee" diye bagirdi, sarisin.. "Gene mi alkol muayenesi.."

Açık Büfe

0 yorum
> Dort yakisikli, Amerika'da bekar barlarindan birine gitmisler.. Yalniz
> insanlar, yalniz gecelerinde bir seyler bulabilmek icin giderler bu
> barlara.. Onun icin adi "Bekar Bari"dir zaten..
> Masaya oturmuslar ki, yan masada muhtesem bir kadin.. Boyle bir kadin
> nasil yalniz kalabilir.. Masalarina davet etmisler.. Ickiler, sohbet
> ve
> delikanlilarin, iclerinden geceni aynen disa vuran gozleri..
> Kadin "Anliyorum, hepiniz geceyi benimle gecirmek icin can
> atiyorsunuz,
> ama dordunuzle birden olmaz. Icinizden birini secerim, isterseniz"
> demis..
> "Kabul" demis delikanlilar.. "Nasil sececeksiniz?.."
> "Teskilatlarinizi goreyim" demis kadin.. Dordu de teskilatlari masanin
> uzerine uzatmislar. Kadin inceleye dursun, barin kapisindan iceri iki
> escinsel girmis. Salonun ote yaninda bir masaya oturmuslar. Birisi
> "Ben
> soyle bir bakayim bakalim etrafa, ne var ne yok" diye dogrulmus..
> Dolasirken, uzerinde dort teskilat masayi gormus.. Kosarak arkadasinin
> yanina donmus.. "Kalk, cabuk kalk, hemen obur tarafa gidelim.."
> "Ne var" demis, oturan escinsel.. "Ne var, bu heyecan ne?.."
> "Daha ne olsun" demis, soluk soluga gelen.. "Ote yanda acik bufe
> var!.."